ELLER GÜL KOKUYOR, SÖZLER DİKEN SATIYOR
''Sokağın sonundaki karanlıkta kaybolana kadar bakakaldım arkandan; her köşebaşı biraz sen şimdi.'' Dönüşlerin tedaülden kaldırıldığı saatlerde evlin ışıkları soluk, baca dumanları kesiktir. Gelmeyecek olaları beklemeye meyilli kahramanlar yıldızların parıltısında bulur yolunu. Fallar cevapsız, kahinler çaresiz kalsa da beklemek eylemini huy edinirler. Gözler çatılır, kaşlar kısılır, boşluklu saflarda edilen dualar semânın dördüncü katında takılır. Yollar arz-ı endam sehpası, denizler arş-ı adem olur. Sokaklar arşınlanır, caddeler kulaçlanır, denizler koşulur, cami avluları gül bahar olur. Sorulur ademoğluna bin bir çeşit sual, canlar sıkılır, çanlar çalınır, diller lâl olur. Lambada titreyen alev üşür, Leyla'lar ne söylese boşa olur. Sol anahtarı damlar kulaklardan. Yollarda hicaz makamından izler. Makamında ağırlar dertler sakinleri. Sakin kalamayalar yollara vurur taşları. Taşlar üç kez seker alevlerin üstünde. Sular yakıyor bedenleri; buz küpleri fışkır