ÜÇLER



Elips taş suyun üzerinde üç kere sekti.
Üç dalga vurdu kumsala; biri atana, biri tutana, biri yutana...
Şemsettin çıktı dalgadan;tüyleri ıslak,gözleri kızarık, burnu tıkalı. Şemsettin gönülden yaralı; git-gel akıllı, gel-git kafalı.
Üç dilek tuttu gök; yüzüne Şemsettin'in. Bizim oğlan üç yerinden vuruldu, kırk kapıda kuruldu, delirmekten yoruldu...
Tabure oldu sonra. Başlar ayak, ayaklar baş oldu. Üzerine oturdu en sosyalist söylemler, Şemsettin bir öğrenci eyleminde vuruldu.
Süründü Ankara'nın ayazında, tüm fikirlerin kursağında buruldu. Sıktı felek pençesini bir hevesle, Şemsettin ahmak ıslatanlara kovuldu.
Beyaz bir odaya sokuldu sonra. Üç parçada bölündü. Bir parça Şems, bir parça et, bir parça tın oldu.
Şems'i arayan Mevlana, Et'i arayan baykuş, Tın'ı arayan Ahmed Hâşim.
Göz için Muallim Naci, kulak için Recâizâde. Vaaz için Mehmed Âkif, görmek için Âşık Veysel. Vurmak için Dadaloğlu , sövmek için Nef'i, saymak için Pisagor...

"Şemsettin;soğuk ayazların titreyen bülbülü.
Şemsettin ; yönünü kaybetmiş Şehzade'nin kâhküllü"

Yorumlar

  1. Sonunda okumak için kısa bir yazı buldum sayfanızda :) Bu yazı fevkalade.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Diğer yazılar hakkında da görüşlerinizi mutlaka beklerim

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

HİKAYE YAZAMAYAN HİKAYECİ'NİN HİKAYESİ

KIRÇIL

LİSÂN-I HÂL'İM HAKKINDA BAZI MÜLAHAZÂTI ŞAMİLDİR