SANA BAKMAK


Sana bakmak yıldızlı bir Karadeniz akşamında, sahildeki dalga sesi eşliğinde türkü tutturmak gibi. Sana bakmak ince uzun bir yolda elinde tespih, ağzında sigara, ayaklarında rugan ayakkabı ile volta atmak gibi. Sana bakmak ; sadece uzun yolculuklarda uğruna,  yol kenarı çay bahçelerinde ince bir sohbet tutturmak gibi.
Sana bakmak ; sabah uyanır uyanmaz,  yatakta sigara yakmak gibi. Sana bakmak ; bayram sabahının mistik havasında, bayramlıklarını giyip babamın yanında camiye koşmak gibi.
Bütün ağaçlar sana oksijen üretmek için. Bütün denizler sen seyret diye. Bütün yollar bir gün sen geçersin diye var. Bütün bitkiler senin emrine amade.
Sana bakmak ; binlerce jop darbesi altında devrim türküsü söylemek gibi. Sana bakmak ; güne Süleymaniye camii bahçesinde başlamak gibi.
Gözlerine sarılmak,  göğüs kafesinde derin uyku.  Seviyorum seni, saathanenin dar sokakları gibi. Sana bakmak; duman konserinde çakmaklarla şarkıya eşlik etmek gibi. Sana bakmak, ezan okunurken koşarak müziği kapatmak gibi.
Sana bakmak,  çıkışı olmayan bir labirentte duvarlara paslı şiirler yazmak gibi. Sana bakmak, Ece Ayhan okumak gibi.
Gece sokakları parselleme hastalığımın teşhisi zor. Bir ayin gibi aslında. Bir nebze günah çıkarma. Secde etmek gibi,  bir nevi kemoterapi.
Kulaklığımı takıp içimden gelenleri bastırmaya başladım.  Müziğin verdiği huzur ve duygu yükü birbirine karışıyor.
Gece gezme hastalığımın siyaha olan aşkımla ilişkisi aşikar. Sokak uzun ve boş.  Evlerin camlarındaki cılız ışıklar uçuşan ateş böceklerine benziyor. Gece uzun, dert uzun ve ben hala sana bakmakla yükümlüyüm. Sana bakmakla ilgili kurduğum teşbihler uzasa da sana bakamamanın reçetesi yok.
Sana bakmak nefes almak gibiydi. Gelde nefes almaktan vazgeç şimdi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HİKAYE YAZAMAYAN HİKAYECİ'NİN HİKAYESİ

KIRÇIL

LİSÂN-I HÂL'İM HAKKINDA BAZI MÜLAHAZÂTI ŞAMİLDİR