SANA BAKMAYAN GÖZLEM EVLERİNE BOYKOTUM MÜZEYYEN

Nefessizlik diz boyu, günler almış başını gider. Sana çıkmayan yollara küskünüm Müzeyyen .
“Ben küskünüm feleğe, düştüm bitmez çileye.”
Günlerden Beyoğlu, saatlerden Türk Sanat Musikisini beş gece. Sana çıkmayan notalara sağırım Müzeyyen. Sağır duymaz, ama güzel sallar mantığı ile hiç duymadığım şarkımızı sessizliğe anlatırken bayramlarda okul kürsüsüne şiir okumaya çıkmış, eğitimin üçüncü sınıfında öğretimden bi haber çocuk neşesi var gozlerimde. Sensizlik okul müdürünün sert yüzü, varlığın babamın tok sesi. Sana bakmayan gözlem evlerine boykotum Müzeyyen. Ben senin beni sevme ihtimalini tahayyül etmeye cesaret bulamadığım bu fani bedende yirmi üç seneyi nasıl doldurmayı başardım bilinmez. Seni anlatmayan dizilere rtük sansürüyüm Müzeyyen. Nasıl anlatsam ki seni. Ya aslında anlatırım edebiyatım iyi, ama hakkını vermekse bu işin temeli, güzelliğinin hakkını veremeyen benzetmeye kırgınım Müzeyyen.
“Elbet birgün, buluşacağız. Bu böyle yarım kalmayacak.”
Hiç başlamamış bir hikayeyi yarım bile birakamamanin hüznü şöyle dursun, senin adına  girememiş harflere üzülmek gelirken içimden, her alfabede senin adının nasıl yazıldığını öğrenmek geliyor içimden . Senin adının en evrensel kullanımında sana tekrar aşık olmak. Sana aşık olmayan kalplere operatör doktorum Müzeyyen.
“Kimileri yıllarca düşünür atomu parçalamanın yolunu bulur, ben ömürce düşündüm seni yanımda yürütmenin yolunu bulamadım Müzeyyen.
“Kurşun ata ata biter, yollar gide gide biter, mapus yata yata biter aldırma Müzeyyen aldırma.”
Insanlar adımızı kullanma kılavuzlarına yazacak. Kırılacak eşya kutularına “ Müzeyyen’e sarılır gibi taşıyınız “ diye notlar düşecek.  Sarmaşıklarla dolu her çıkmaz sokağın adı “ Müzeyyen Çıkmazı “ olacak. Şampuan firmaları insanları senin saçının ahengiyle kandırıp ürün satışlarında rekor kırarken, kadınlarlar senin gibi kokmak için parfümler satın alacak.
“Bir SEN vardır benden içeri, gerisi Fikirtepe çıkmazı Muzeyyen”
Ve sen , aynı sınıflandırmada yer aldığınız dünyanın kalan 7 harikasıyla birlikte; çoğunluğu deniz , birazı kara parçası, köşeleri buzul, üstten biraz basık, yaşlı ve hüzünbaz dünyada görülmeye değer şeyler olarak hatırlanacaksınız .  Seni görmeyen gözlere katarak okurum Muzeyyen.
Şimdi sana vurgun, yolunda yorgun, yokluğuna kırgın ben, beni teselli etmeye çalışan ama seni tanımadıkları için başarısız olan semtimizin abileri, aynı dertten muzdarip olduğum Ilhami Algör, Neşet Ertaş , Franz Kafka ve Turgut Uyar aynı derdin sigortalı mağdurları olarak mırıldanıyoruz.
“İlk ve son aşkımdın gençlik çağımda, sevgi çiçeğimdin gönül bağımda
Öyle yer etmiştin kalp otağında, sıla mı gurbet mi adını sen koy”
Müslüm Gürses dinlemeyen nesile aşina değilim Müzeyyen.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HİKAYE YAZAMAYAN HİKAYECİ'NİN HİKAYESİ

KIRÇIL

LİSÂN-I HÂL'İM HAKKINDA BAZI MÜLAHAZÂTI ŞAMİLDİR