Tekrarlara düşmek, tek nefeste yaşamak hayatı, geriye bakmadan hızlı adımlar atmak, öncesi ya da sonrası hakkında düşünmeden koşmak uçsuz bir ovada. Semtsiz şehirlerde gün ışığını kovalamak, aynı anda kendi gölgenden kaçmak. Ve savaşmak hayatın her yüzüyle, her harpte öncü birlik olmak. Yirmi üç yıldır yaptığım şey tam olarak buydu.
 Beni üç gündür tanıyan bir kadından hayatımı fragman tadında özetleyen bu cümleleri duymak zihnimi savuşturmuştu.  Nasıl bir paragrafta özetlemişti beni. Hayat, yirmi üç senelik bir hayatın aforizması bir paragrafa nasıl sığar.
Hayat, basit kararlar bütünü. "Hayatımızı aldığımız kararlarla biz belirleriz" tezi tamamen çöp. Hayatımızı seçtiğimiz değil, seçmedigimiz şeyler belirler sevgili okur. Neyin elini tuttuğun değil, onun elini tutmak için nelere sırt donebildiğin önemli olan, nelerden feragat edilebildiğin.
"Sen benim yaptığım en güzel anlatım bozukluğusun, güzelliğine denk bir benzetme bulamadım. " demekle yetinebildim. Kurduğum cümlelerde kelimelerin direnişi var, virgüller grev gözlemcisi, noktalar halay başı.  Ona giden her cümlem türbülansa kapılıyor, beynimde "lütfen kemerlerinizi takın " anlamına gelen koyu kırmızı ikaz lambası yanıp sönüyor.  Düşüyoruz.  Bilinmezden en bilinmeze.  Gözlerden sözlerine paraşütsüz atlayış gerçekleştiriyorum.  Adrenalin had safhada , imdb: 9.6 , tür: dram.
Düşüyorum Kumandan'ım, en kötüsü de kurtulmak ile bağlantılı bir isteğim yok.  Bilerek, isteyerek, kendi hür irademle , kimsenin baskısı altında kalmadan, sadece gözlerinin verdiği yüz promil alkollü rüyaların etkisi ile dusuyorum. Ve son bir mısra süzülüyor aklıma, Ah Muhsin Ünlü diyorum;
"Şimdi ne ikna edici bir intihar girişimidir, seninle göz göze gelmek."
Senfoni tadında düşüşler dileğiyle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HİKAYE YAZAMAYAN HİKAYECİ'NİN HİKAYESİ

KIRÇIL

LİSÂN-I HÂL'İM HAKKINDA BAZI MÜLAHAZÂTI ŞAMİLDİR